Gayrimenkul Sektöründe Evet ve Hayır’ın Karşılığı
Türkiye 16 Nisan 2017’de tarihinin en önemli referanduma gidiyor. Çalkantılı geçen son bir kaç yıldan bu yana “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adıyla bir Anayasa değişikliği önerisini önümüze getiren Cumhurbaşkanı ve Hükümet, istenilen yetkiyi tartışmaktan ziyade, yapılanlara atıfta bulunduğu bir propaganda sergiledi. Bu aşamada, referandumda çıkacak olası cevaplara karşılık gayrimenkul sektöründeki etkisi hakkında öngörüde bulunmak istedik.
Referandum’dan Evet Çıkarsa
Türkiye’nin deprem kuşağında oluşu, eski bina stokunun çok fazla olması, sosyolojik değişkenlerle küçülen ailelerin konut talebi yaratması, kentsel dönüşüm ihtiyacı, İstanbul’un konjektürel coğrafi etkisi gibi pek çok etken üzerine iş başına gelen Ak Parti Hükümeti, bunları iyi kullanarak inşaat temelli bir ekonomiye ağırlık verdi. 99 depremi tecrübesi ve beklenen büyük İstanbul depremine hazırlık için, özellikle İstanbul merkezli gerçekleştirilen kentsel dönüşüm ile inşaat sektörünün şahlanışı yaşandı.
Yapılan pek çok nitelikli konut projesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarının yanı sıra, İzmit Körfez Geçiş Köprüsü, İstanbul Üçüncü boğaz Köprüsü, Marmaray gibi mega projelerle İstanbul’a ağırlık veren Hükümetin bu projelerin yapımı için anlaşma sağladığı bir çok firma var. Bu projelere verilen taahütler neticesinde çalışan firmalar aynı hızda (sadece referandum etkisi) çalışmaya devam edecektir. Ekonomik, siyasi, ve terör etkenlerinin sonucunu referandum dışı etkenler olacağı için bunları değerlendirmiyoruz.
Evet‘in olumsuz etkisi ise; iç kamuoyunda ve uluslararası kamuoyunda Türkiye’nin demokratik bir yönetimden ayrılacağı düşüncesinden doğan bir etki ile yutdışından gelen gayrimenkul taleplerinde düşüş yaşanabilecek olması. Geçen yılı yüzde 20,3 kayıpla kapatan yabancıya konut satışı, 2017 yılının ilk çeyreğinde de düşüşünü sürdürdü. “Türkiye Cumhuriyeti” referansı ile parlamenter sistem deneyimini bir kenara bırakıp, Evet ile bilinmez bir sisteme yönelen Türkiye’nin yurtdışı yatırımlarında da kayıplar yaşaması olası bir sonuç olacaktır. Gayrimenkul sertifikası ile menkul bir değer haline dönüştürülen ve ülkedeki küçük birikimleri de gayrimenkul piyasasına kazandırmayı amaçlayan Hükümet, bu sistem değişimindeki yaşanabilecek kayıpları sertifika ile gidermeyi öngörmüş olabilir. Nitekim gayrimenkul sertifikası, nitelikli projelerin ve kentsel dönüşüm projelerinin yapımında müteahhit finansmanında kullanılabileceği gibi, mega projelerin finansmanında kullanılacağı da Hükümet yetkilileri tarafından söylenmişti.
Referandumdan Hayır Çıkarsa
Referandumun diğer olası cevabı Hayır çıkması durumunda, üstte de belirttiğimiz gibi anlık değişecek bir durum söz konusu olmayacaktır. Çalışan bir Hükümet, seçilmiş bir meclis ve milletvekilleri görevlerine seçimlere kadar devam edecektir. Referandumdan çıkacak Hayır cevabı gayrimenkul sektörü açısından bir olumsuzluk yaratmayacağı için Hükümet, planlı çalışma sürecinde inşaat sektörüne gerekli önemi verecek, kentsel dönüşüm çalışmalarına ve mega projelerine aynı hızla devam edecektir. Esasında, Evet çıkması bir belirsizlik yaratacak iken Hayır sonucunda değişen bir durum söz konusu olmayacaktır.
Türkiye’de bir şeylerin daha iyi olması için öncelikle adaletin tarafsız ve güvenilir olması gerekmektedir. Adaleti tarafsız, demokratik ve özgürlüklerin geniş bir çerçevede uygulanacağı bir Türkiye, yurtiçi ve yurtdışından, çekince olmaksızın daha fazla talep çekebilir. Kurumsal ve yatırımcı olarak alınacak yatırımların dışında, yabancıya gayrimenkul satışında yaşanan kayıplar telafi edilir ve daha fazla talep çeken bir seviyeye ulaşabiliriz.
Referandum sonucunda her ne çıkarsa çıksın, ülkemiz ve her bir vatandaşımız için en hayırlısı olmasını temenni ediyoruz.