Emlak Vergisinde Yeni Düzenleme; Dağ Fare Doğurdu…

Geçtiğimiz yıl yaşanan olumsuz gelişmeler üzerine emlak vergilerinde yeni düzenlemeler yapılacağı, çekidüzen verileceği kamuoyunun gündemindeydi.
TBMM Genel Kurulunda, vergiye yönelik düzenlemeleri de içeren Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 4 maddesi daha kabul edildi.
Emlak Vergi Kanunu ile ilgili kabul edilen önergeye göre; 2025’te 2026 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri dikkate alınarak vergi değeri 2026 yılı için hesaplanan bina ve arazi vergi değerleri, 2025 yılına ait vergi değerlerinin iki kat fazlasını geçemeyecek.
Vergi değerinin tadil edilmesi durumunda, mükellefiyet tesisi gereken hallerde bina ve arazi vergi değerlerinin hesaplamasında, 2026 yılında uygulanmak üzere 2025 yılında takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri esas alınacak.
Esas alınan bu değerler, ilk yıl 2025 yılına ilişkin uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin 2 kat fazlasını geçemeyecek.
Bir bina veya arazinin taksim veya ifraz edilmesi veya mükellefinin değişmesi durumunda, aynı şartlar geçerli olacak.
Takip eden 2027, 2028 ve 2029 yıllarında, bina ve arazi vergisi matrahları ile asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri aynı hüküm üzerinden hesaplanacak.
Emlak vergi değeri veya asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri esas alınarak uygulanan vergi, harç ve diğer mali yükümlülükler için de bu hükümlere göre belirlenen değerler dikkate alınarak uygulanacak. Konu ile ilgili görüşlerine müracat ettiğimiz İstanbul Emlak Brokerleri Kooperatifi Başkanı Ulvi Özcan : ‘’Maalesef dağ fare doğurdu, bu şekilde bir düzenleme ile çıkacak somut vergi tahakkukları (rayiç değerler) karşısında yine ya vatandaş, ya da kamu idaresi mağdur olmaya devam edecek. Olması gereken ise ‘’serbest beyan’’ ile vergi mükellefinin mülküyle ilgili dilediği rakamı beyan etmesi, devletin kontrol mekanizmasıyla bunu denetlemesi ve gerçek olmayan beyan veren mülk sahibi mükellefin ‘’elinin yanacağı’’ iradesinin his ettirilmesidir.’’ dedi.
Konuyu bir örnekle açıklayan Özcan ‘’Ben kendi bölgemden somut bir örnek vereyim ama bu örneği farklı semtlerde yüzlerce/binlerce örnekle de çoğaltabiliriz. Üsküdar Vaniköy’de bir ‘’yalının’’ m2/fiyatı 2.000.000 TL. bir ‘’yalı dairesinin’’ 1.000.000 TL. bir ‘’yalı arkası dairenin’’ 500.000 TL. aynı caddeden numara alan ‘’yolun karşısındaki deniz manzaralı bir dairenin’’ 750.000 TL. ‘’yolun karşısında deniz manzarası olmayan bir daireinin’’ 250.000 TL. olduğu durumda Vaniköy Caddesindeki m2 rayiç bedeli 2.000.000 TL. mi olacak, 250.000 TL. mi olacak. Dikkatinizi çekerim aradaki fark tam 8 kat. Bu durumda herşey doğru olsa bile paradigma yanlış olduğu için ya kamu, ya mükellef mağdur olacak. Oysa beyan serbest bırakılsa, mükellef dilediği fiyatı beyan etse, yanlış beyan da kamu denetimi tarafından tesbit edildiği gibi önce beyan düzeltmeye davet, beyan sahibi mükellefin davete icap etmemesi halinde ise kamunun önalım hakkını kullanmasında ciddi bir değer haritası çıkacak ve adil bir çözüm ancak bu şekilde olabilecektir. Aksi takdirde bu tür palyatif çözümlerle havanda su dövmeye devam ederiz.’’ dedi.


