ENERJİ KRİZİNİN TİCARİ GAYRİMENKULLERE ETKİSİ
Covid-19 salgını ile beraber başlayan ve arz-talep dengesizliği ile devam eden petrol krizine, şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya olan askeri harekatı ile beraber doğalgaz krizi de eklenmiş oldu. Bu iki emtia, sanayi üretiminin bel kemiği olduğu için önümüzdeki dönem de tüm dünya ekonomilerini etkileyecek bir enerji krizinin öncü dalgalarını şimdiden hissetmeye başladık.
Kriz dalgasından tüm sektörler etkilenirken, uzmanların 1970’lerdeki iki enerji krizinden bile daha büyük olacağını öngördüğü, gelişmekte olan ülkelerin kendi geleceklerini sağlama almaya çalıştıkları ve enerji ihracatını kısıtlayıp stratejik rezerv oluşturmaya çabaladıkları bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Büyük işletmelerin ofis, üretim, depolama ve perakende bölümlerinin oluşturduğu ticari gayrimenkullerin elbette bu krizden etkilenmemesi imkansız. Önümüzdeki dönemde ticari gayrimenkullerin işletme operasyonlarının enerji performansları, minimize edilebilir olması açısından kritik önem taşıyacak. Mevcut klasik gayrimenkullerin enerji verimliliği gözden geçirilerek gerekli tadilat aşamalarının planlanması, tasarruf kalemlerinin revize edilmesi ilk aşamada atılması gereken adımların başında geliyor.
Yüksek enerji maliyeti olan binaların kiralanmasının zorlaşması; özellikle, İstanbul Finans Merkezinin açılmasıyla 1,5 milyon m2 yeni arz oluşması beklenen Türkiye ofis pazarı için beklenen bir durum. Kurumsal kiracılar, mevcut alanlarının enerji verimliliğini test edip önlemler almaya çalışırken, yeni verimli alanlar aramaya başlayabilirler. Yeni kiralamaların pazarlıklarında “düşük enerji sarfiyatı veya kontrol edilebilir enerji sarfiyatı” en büyük koz olabilir.
Gayrimenkul geliştiricilerinin akıllı bina tasarımlarına daha fazla önem vermeleri bu yüzden çok önemli. Akıllı yapılar, konvansiyonel yapılara göre daha az enerji harcamasının yanında, enerjinin kontrol edilebilmesi açısından kullanıcılara büyük avantaj sağlamakta. Alternatif enerji kaynaklarını kullanan akıllı binaların yaygınlaşması, hem şirketlerin enerji maliyetlerini düşürecek, hem de dolaylı olarak bu şirketlerin ürün maliyetlerine pozitif olarak yansıyacaktır.
Hükümetlerin, enerji verimliliği dikkatle hesaplanmış yeni projeleri teşvik etmeye başladığı bu yeni dönemde, gayrimenkul sahiplerinin de ivedi bir şekilde enerji verimliliğini kontrol edebilecek dönüşümleri uygulamaya koymak zorunda oldukları gerçeğini kabul etmeleri gerekmektedir.
Bora Karakol – Ticari Gayrimenkul Uzmanı