Suç: Tacir veya Şirket Yöneticileri ile Kooperatif Yöneticilerinin Dolandırıcılığı
28 Mayıs tarihinde gerçekleşen Osmanlı İnşaat ceza davasının mahkeme mahkeme tutanağı, konut dolandırıcılığını ortaya koyuyor.
481 müştekili Osmanlı İnşaat ceza davasının ikinci duruşması 28 Mayıs tarihinde Bakırköy Adalet Sarayı’nda gerçekleşti. Dava günü mağdurlar ile yüz yüze konuşmak için katılım gösterdiğimiz duruşma sonrasındaki kanaatimizi ve basın açıklamasını haberleştirmiştik.
Osmanlı İnşaat mağduru Yunus Akalın’ın tarafımıza gönderdiği dava tutanaklarına göre, Osmanlı İnşaat‘ın yaptığı dolandırıcılık bütün açıklığıyla kayda geçmiş.
Müştekilerin ifadelerinin yer aldığı tutanakta, sanık konumunda bulunan; Osman Nuri Bakırcı, Nuriye Bakırcı, Murat Kaya, Müslüm Allı, Alaattin Güner’in ifadelerine yer verilmiş. Sanıklardan Osman Nuri Bakırcı’nın daha önceki davalardan 44 yıl kesinleşmiş cezası olduğu ve davaya katılmadığı halde ifadesinin nasıl verildiği sorusunu yönelttiğim müşteki Yunus Akalın, ifadenin önceki davalara ait olduğu belirtti.
Şunu belirtelim; Osmanlı İnşaat‘ın yaptım yapıyorum dediği bütün projelerinden oluşan mağdurlar bu davada şikayetçi konumunda. Dolayısıyla, bütün projelerdeki sahtecilik ve ayrı şikayet dosyaları birleştirilerek dava görülüyor.
Sanıkların savunmaları
Davada sanık konumunda bulunan kişilerin savunmalarını okuyunca, kişilerin ne kadar iş bilmez, iş ve eylemlerinin iş yapmaktan uzak olduğu görülüyor. Sanıkların en çok sorumlu olanından en az sorumlusuna kadar kimse suçluluk hissetmediği gibi suçları da kabul etmiyor. Açıkçası, madem suçlu değilsiniz, bu kadar mağdur müşteki nasıl oluştu sorusunun cevabı askıda kalıyor.
Sanıklar her ne kadar suç üstlenmeseler de, ifadelerinin karşılıklı değerlendirildiği noktada, sahtecilik ayan beyan ortaya çıkıyor. Ruhsatsız ve sonradan ruhsat alınabileceği beklentisi ile başlanan ve birbiri ardını takip eden projelerden yapılan satışlar bir sarmal gibi sorun yumağına dönüşmüş. Birinde tıkanan firma, başka proje ile diğerinde yaşadığı tıkanıklığı aşmaya çalışmış gibi görülen ifadelerde, aslına bakınca, gerçekte bir vurgun yapma hedefi olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki; 261 daire yapılacak bir yer için 1.500 daire yapma hedefiyle satış yapmak, amacın müteahhitlik olmadığını ortaya koyuyor.
Sanıklardan, Osmanlı İnşaat çalışanı Murat Kaya’nın ifadesinde dikkat çekici bir noktayı paylaşmakta yarar görüyorum; “…Söz konusu taşınmazlara ruhsat alınmıştı. Kat konusunda problem çıktı. Esenyurt belediyesi sıkıntı olmadığını, inşaata devam edilmesini söyledi. Büyükşehir belediyesi ise izin vermedi. Her iki belediye arasındaki ihtilaftan dolayı sıkıntı yaşandı.”
Buradaki ifadeden de anlaşıldığı üzere, Esenyurt Belediyesi’nin iyi ihtimalle bir hatası, daha elimi ifadeyle ise mağduriyete sebep olma suçu bulunuyor. Firmanın firari sahibi Osman Nuri Bakırcı’nın kayde geçen önceki savunmasındaki ifadesinde, ” Esenyurt’ta önce inşaat başlar sonra ruhsat alınır” ifadesi de, yaşanan sorunların merkezine firmayla birlikte Belediyeyi de koyuyor. Belediye sonradan inşaatları onaylamamış ve suç duyurularında bulunmuş ama tabi iş işten geçtikten sonra..
Konuyu takip ediyor ve mağdurlarla irtibatı sürdürüyor olacağız.