Lansmanı Yapılan Projelerin En Az Yarısı Başlamayacak

Bu yıl için başlayacağını planlayarak lansman yapan firmaların en az yarısı projelerine başlayamayacak.
Bu bir kehanet mi, yoksa öngörü mü ? Konut piyasasını sadece kendi başına değerlendirirsek, kendi içerisindeki veriler ve göstergeler bile bu iddiayı desteklemeye yeter diye düşünüyorum. Nedenine gelirsek; inşaat sektörünün markalı konut üreticilerinin şikayetleri artıyor. Gayrimenkul piyasasının dernek ve sivil toplum kuruluşlarının hezeyanları daha gür çıkıyor.
İnşaat maliyetleri
Geçen Hafta İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu’nun kamuoyuna yansıyan, “İnşaat sektörü bitme noktasına geldi” açıklaması bile kendi başına oldukça önemli. Sektöre sağlanan vergi indirimleri ve kampanyalar ile tamamlanan 2017 yılında, devletin yaptığı fedakarlık 2 milyar dolarlık vergi kaybına neden oldu. Devlet 2 milyar almadı ama piyasada hareketlilik sağladı ve dolayısıyla oradan yine kazanç sağladı diye düşünebilirsiniz elbette ama mesel bu kadarla kalmıyor. İnşaat maliyetleri artıyor. Zaten inşaatçının hezeyanı da bu, maliyet..
Hatırlayın, geçen yılda sürekli bir inşaat demiri dile getirildi.* Demir üretiminin yeterli olmadığı, ithalat yapıldığı ve arz talepten dolayı fiyatların çok yükseldiği söylemleri gündeme sık sık geldi. Mesela 1680 tl olan demirin ton fiyatı şu an 2900 tl oldu. Geçen sene kdv dahil artı nakliye bedelli 50 kg çimento 15-17 tl arası değişirken 2018 yılı başında nakliyesiz ve kdv dahil olmadan fiyat 18 tl’yi gördü.
Ekonomik Riskler
Ülkemizin doğu ve güneydoğu sınır ülkelerinde devam edegelen ve bizimde bir şekilde içerisinde bulunduğumuz bir savaş durumu var. Savaşlar her zaman ekonomik bir maiyette oluşturur. Adalet mekanizmasının yıpranması ve açılan yaranın tamiri yerine daha da büyümesine sebep olan eylemler, ülkenin yatırım değerini düşürdüğü gibi risk seviyesini yukarılara çıkarıyor. Dolayısıyla ülke risk kredisi yükseliyor. Kredi derecelendirme kuruluşları geçen yıldan bu yana sürekli not düşürüyor.* Bunu milli duygu motivasyonuyla görmezden gelebilirsiniz belki ama siz görmeseniz bile ülkeye yatırım yapacak diğer ülkeler görüyor. Ekonomideki bu negatif hava, dolayısıyla konut sektörünü de etkileyecek.
Konut stoku ve konut fiyatları
Konut piyasasının en çok yatırım yapıldığı İstanbul’da işler iyi gitmiyor. Konut fiyat artışı mevduat getirisinin gerisine düştü. Yani, konut almak artık yatırım değil. Yatım amaçlı alımların düşüşü kaçınılmaz. Sürekli şişirilen piyasada bölgesel köpükler veya balı-onlar oluştu. Bu fiyatlar, nüfus genel ortalamasının alabileceği fiyatlar değil. Şehrin çeperlerine doğru fiyatlar nispeten daha uygun olsa da, stok arttığı için satışlar zora girecek. Şu anda 800.000 konut stoku olduğu belirtiliyor. Ofis piyasasında da işler pek farklı değil...
Sürekli lansman patlaması
Sürekli lansmandan kastım hergün yeni proje tanıtımı değil. Bu piyasada beni hayrete düşüren hareketlerden birisi, bir konut projesi için en 4 lansman yapıldığını görmüş olma. Yani proje iki sene öncesinde ilk tanıtıma çıkıyor, (ön talep) sonra satışa çıkıyor (lansman) 6 ay sonra bi daha adı belli olmayan lansman. Bir yıl sürekli reklam ve hiç piyasada yokmuş, ilk defa satışa çıkıyormuş gibi tekrar lansman. Bu piyasada haber üreten biri olarak bu kadar saçma bir pazarlama faaliyeti görmediğimi söyleyebilirim. İşin gerçeği, pazarlama faaliyeti değil, kendisini yeni gibi gösterme çabası ile satışa yakalama hedefi. Eğer konut almayı planlıyor ve sektörü takip ediyorsanız, de demek istediğimi göreceksiniz.
Bu yıl veya gelecek yıl yapılacak olan bir seçimin beklentisinin getireceği durgunluk, yukarıda bahsettiğim göstergeler ile bu yazıyı kaleme almama sebep olan öngörüm, lansman yapan projelerin en az yarısı başlamayacak; bitirmeyi taahhüt ettiği tarihte teslim yapamayan çok firma olacak. Aklınızda bulunsun…
Kemal Keskin